9 Ekim 2009 Cuma

Gine kadar değeri yok mu?

İşgalci İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik sinsi kuşatması devam ediyor. 1 milyon Yahudi'yi Mescid-i Aksa'nın etrafına toplamaya çalışan İsrail'deki son yaşanan baskı ve zulme, ne Başbakan Erdoğan'dan ne de Dışişleri Bakanı Davutoğlu veya Bakanlığı'ndan 'tek bir kelime' yorum gelmedi.

  • Gine kadar değeri yok mu? -

İşgalci İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik sinsi kuşatması devam ediyor. 1 milyon Yahudi'yi Mescid-i Aksa'nın etrafına toplamaya çalışan İsrail'deki son yaşanan baskı ve zulme, ne Başbakan Erdoğan'dan ne de Dışişleri Bakanı Davutoğlu veya Bakanlığı'ndan 'tek bir kelime' yorum gelmedi.

Son bir hafta içinde Gine'deki katliam, Hindistan'daki sel felaketi, Güney Pasifik'teki deprem ve Yemen'deki şiddet olaylarına ilişkin olarak en azından diplomatik de olsa bir yazılı açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı, konu İsrail olunca bir anda sessizliğe büründü. Bakanlık, Kudüs ve Mescid-i Aksa'da yaşanan olaylar karşısında bugüne kadar herhangi bir açıklama yapmadı. İsrail'de yaşayan Yahudilerin her yıl 6-14 Ekim tarihleri arasında kutladıkları Sukot Çardaklar Bayramı'nın bu yıl bazı fanatik Yahudiler'in yaptığı kışkırtmalar sonucu, farklı bir boyut kazandı.

1 Milyon Yahudi'nin bu bayramda Mescid-i Aksa'daki Burak Duvarı olan bilinen Yahudilerin Ağlama Duvarı diye adlandırdığı yere gelerek dua etmeleri için yapılan çağrı ile bölgedeki tansiyonu bir anda yükseltti. Özellikle bazı fanatik Yahudilerin geçtiğimiz yılların aksine Mescid-i Aksa'ya girme girişimleri, Müslümanların tepkisini çekti. Terör devleti İsrail'e bağlı askerlerin Filistinli Müslümanlara yönelik sert müdahaleleri ve Mescid-i Aksa'nın Koruyucusu Raid Salah'ı göz altına alması, dinamitin fitilini ateşledi. Özellikle nükleer silah tartışmalarında bir anda uluslar arası arenada yalnız kalan İsrail'in, olayları kışkırtarak dikkatleri başka yöne çekmeye çalıştığı yorumları da yapılıyor.

Dışişleri Bakanlığı da, Mescid-i Aksa'ya ve Filistinli Müslümanları karşı gerçekleştirilen saldırıya karşı sessiz kaldı. Bakan Davutoğlu'nu bu konuda hiçbir yorumda bulunmazken, Bakanlık sözcüsünden bir tepki gelmedi. Dünyanın en ücra köşesindeki bir doğal afet ve şiddet olayına karşı diplomatik de olsa bir açıklama yapan Bakanlık, konu İsrail olunca; bütün dünya televizyonlarında yayınlanan görüntüleri görmezden geldi.

Peki Dışişleri Bakanlığı son bir haftada, ne gibi açıklamalar yaptı? İşte birkaç örnek. Gine'de yüzden fazla sivilin öldüğü olaylarla ilgili olarak 1 Ekim'de yazılı bir açıklama yapan Bakanlık, üzüntüyle karşıladığı olayları kınadı. Açıklamada, "Gine'deki siyasi geçiş sürecinin sorunsuz, barışçıl ve demokratik bir biçimde gerçekleşmesini ümit etmekteyiz. Gine'nin barış ve istikrarı, Gine halkı için olduğu kadar bölge ülkeler için de büyük önem arz etmektedir. Türkiye, bu süreçte Gine'ye gerekli yardımı yapmaya hazırdır" denildi.

Samoalılara sabır diliyoruz

Yine Güney Pasifik'te maydana gelen deprem ve tsunami ile ilgili olarak 2 Ekim'de üzüntülerini bildiren bir açıklama yapan Bakanlık, "Türkiye, Güney Pasifik'te meydana gelen şiddetli deprem sonrasında Bağımsız Samoa, Amerikan Samoası ve Tonga'ya bağlı bir ada olan Niuatoputapu'yu vuran tsunaminin neden olduğu can ve mal kaybından derin üzüntü duymaktadır. Bu zor dönemde yakınlarını kaybeden ve maddi zarara uğrayan Samoa, Amerikan Samoası ve Tonga halklarına sabırlar diliyoruz" mesajı gönderdi. Son olarak Hindistan'daki şiddetli yağmurlar nedeniyle yaşanan sel sonrası meydana gelen can ve mal kaybına yönelik üzüntülerini bildiren bir açıklamayı 5 Ekim'de yayınlayan Bakanlık, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Bu zor dönemde yakınlarını kaybeden ve maddi zarara uğrayan dost Hindistan halkına sabırlar diliyoruz. Hindistan'a, imkânlarımız ölçüsünde gerekli yardımı yapmaya da hazırız. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da Hindistan Başbakanı Manmohan Singh'e bir taziye ve destek mesajı iletmiştir".

Türkiye'den İsrail'i çekimser destek

Türkiye'nin İsrail'e yönelik en son desteği, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) Viyana'daki genel kurulunda ortaya çıkmıştı. Arap Birliği üyelerinin sunduğu 'İsrail'in nükleer yetenekleri' başlıklı karar tasarısının oylamasında, Türkiye 'çekimser' oy kullandı. Türkiye ile birlikte 7 ülke çekimser, 46 ülke de 'hayır' oyu kullanınca İsrail'in nükleer silahları ve çalışmalarını konu alan rapor 43 ülkenin 'evet' oyuna karşın gündem dışı kalmıştı.

Hükümet niye sessiz?

İstanbul'daki IMF toplantıları ile meşgul olan Hükümet üyeleri, Kudüs'te yaşanan olaylara ve zulmü karşı sessiz kaldı. 'One Minute' diyen ancak İsrail'e karşı hiçbir ciddi yaptırım kararına imza atmayan Başbakan Erdoğan'dan olayların ilk çıktığı günden bugüne kadar herhangi bir açıklama gelmedi. Erdoğan'ın terör devleti İsrail karşısındaki perde arkasında tavrı ile kameralar önündeki açıklamaları arasındaki tutarsızlık hala devam ediyor. One Minute çıkışından ardından son yaptığı ABD seyahatinde ülkedeki etkin Yahudi çevreleri ve lobileriyle bütün buzları eriten Erdoğan ve AKP iktidarı, Kudüs'te Mescid-i Aksa ve Müslümanlara yönelik son saldırılar karşısında sessiz kaldı. Erdoğan ABD'yi ziyaretinin ilk saatlerinde herkesten önce, New York'ta kaldığı Plaza Otel'de yaklaşık 50 kadar Yahudi Kuruluşunun temsilcilerini kabul etmişti. Toplantının ardından konuşan dünyaca ünlü Yahudi teşkilatı ADL'nin Direktörü Yahudi Abraham Foxman'ın One Minute için söylediği "Biz unuttuk ve yaşananları tarihe gömdük'' sözleri tarihe geçmişti.

http://www.milligazete.com.tr/haber/gine-kadar-degeri-yok-mu-140291.htm

Hiç yorum yok: