ISPARTA’DAKİ feci kaza yazı gündemini değiştirdi. Uçak kazası önümüze pekçok yeni tartışma getirdi. Havaalanlarının yetersizliği, uçak modellerinin hangisinin daha güvenli olup olmadığı gibi. Bunları uzmanları tartışıyor. Biz de anlamaya çalışıyoruz.
Ancak kazada hayatını yitiren ve her biri kendi alanında önemli isimler olan akademisyenler, bambaşka bir gündemi karşımıza çıkardı.
Uçak kazasının nedeni ya da nedenleri bilinmiyor. Büyük ihtimalle de kesin bir sonuca ulaşılamayacak. Ancak şurası bir gerçek. Kazada hayatını kaybeden değerli uzmanlar, daha doğrusu uzmanlık alanları zihinlerde pekçok soru işaretine neden oldu. Nitekim dünkü Akşam’da Serdar Turgut’un değerlendirmesi çok açık:
‘O uçuşun sonu hangi şirket hangi uçak olursa olsun böyle olacaktı. Çünkü Türkiye’nin geleceği açısından çok ama çok önemli olan altı bilim adamı da o uçaktaydı ve bir kaza ile önemli bir proje ortadan kaldırıldı.’
Böyle bir işi kim yapar, nasıl yapar ve neden yapar sorularına pekçok cevap bulunabilir… Bir kere şunu kabul edelim. Bölgemizdeki sıcak bir tartışmanın bizde nasıl bir karşılığı olduğu üzerinde yeterince kafa yormadığımız ortaya çıktı.
Oysa hemen yanıbaşımızda kıyamet kopuyor. İran, uzun zamandır ‘nükleer program’ konusunda uluslararası alanda ABD ile bilek güreşi yapıyor. Amerika, İran’ın bu teknolojiyi silaha dönüştürme amacında olduğunu öne sürüyor. İran, amacının barışçıl olduğunu savunuyor…
Nükleer enerji, daha geniş bir ifadeyle nükleer program, artık Türkiye’nin sıcak gündemindedir. Olmak zorundadır.
Nükleer enerji yasası geçen ay Meclis’te kabul edilerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı. O günden bu yana eleştirilerin dozu da arttı.
Nitekim dün Başbakan Tayyip Erdoğan bu eleştirileri şöyle cevapladı: ‘Türkiye’de defans oyuncuları çok; ama biz ofansif yaklaşım arıyoruz. Buna çok ihtiyacımız var; fakat bunlar hep defans yapıyor, duvar örüyorlar, ‘geçemezsiniz’ diyorlar. Biz geçmeye mecburuz.’
Yoruma ihtiyaç duymayacak kadar açık ifadeler bunlar.
(NASUHİ GÜNGÖR / STAR)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder