28 Kasım 2007 Çarşamba

DİNLER ARASI DİYALOG KAVRAMI TEHLİKELİ VE MAKSATLI

Prof. Dr. Mehmet Bayraktar Genel Merkezimizde Konuştu

Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, resmi olarak Vatikan tarafından ortaya çıkarılan bu kavramın çıkış noktasının dinler üstü bir din oluşturularak dünyayı tek elden yönetme anlayışının bir sonucu olduğunu söyledi.

.
Dinler Arası Diyalog Kavramı Tehlikeli ve Maksatlı
Dinlerarası Diyalog kavramının tehlikeli ve maksatlı olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, resmi olarak Vatikan tarafından ortaya çıkarılan bu kavramın çıkış noktasının dinler üstü bir din oluşturularak dünyayı tek elden yönetme anlayışının bir sonucu olduğunu söyledi.

Kültürlerarası Diyalog’un da Dinlerarası Diyalogun yumuşatılmış hali olduğunu ama aynı anlayışa dayandığını vurgulayan Bayraktar, dünyadaki zulüm, kan ve gözyaşının ise hiçbir zaman diyalog toplantılarının konusunu oluşturmadığına dikkat çekti.

Dinler arası Diyalog kavramının tehlikeli ve maksatlı olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, resmi olarak Vatikan tarafından ortaya çıkarılan bu kavramın çıkış noktasının dinler üstü bir din yaratılarak dünyayı tek elden yönetme anlayışının bir sonucu olduğunu söyledi. Kültürlerarası Diyalog’un da dinler arası diyalogun yumuşatılmış hali olduğunu ama aynı anlayışa dayandığını vurgulayan Bayraktar, dünyadaki zulüm, kan ve gözyaşının ise hiçbir zaman diyalog toplantılarının konusunu oluşturmadığına dikkat çekti. Bayraktar, diyalog girişimlerinin artmasıyla birlikte misyonerlik faaliyetlerinin de yoğunlaşmasının bir tesadüf olamayacağını söyledi.

Dünyada barışı sağlamak iddiası ile 1893 yılında ABD’de kurulan ‘Dünya Dinleri Parlamentosu’ ile temeli atılan bu kavramın resmi olarak ise 1962 yılından itibaren Vatikan tarafından kullanılmaya başlandığını belirten Bayraktar, çıkış noktasının ise ‘İnsanlık Dini-Dinler Üstü Bir Din’ yaratmaya dayandığını vurguladı. Bu kavramın, dünyayı tek elden yönetme anlayışı ile de bire bir örtüştüğüne dikkat çeken Bayraktar, diyalogun aynı zamanda görevi bütün insanlığı Hıristiyanlaştırmak olan misyonerliğin de yeni bir açılımı olduğunu ve Vatikan tarafından da böyle değerlendirildiğinin altını çizdi.

Bu kavramın Türkiye’de yanlış yorumlandığına da işaret eden Bayraktar, Vatikan tarafından çıkış noktasının ‘Dindarlar veya diniler arasında diyalog’ olduğunu anımsattı. Türkiye’de ilk diyalog toplantısının 1984 yılında A.Ü İlahiyat Fakültesinde yapıldığını hatırlatan Bayraktar, bu tarihten sonra bazı cemaatlerin de işin içine girmesiyle ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nda kürsünün açılmasıyla birlikte etkisini giderek arttırdığını söyledi.

Bu kavramın çok tehlikeli ve maksatlı kullanıldığına dair birçok örneğin bulunduğunu ifade eden Bayraktar, diyalog adı altında yapılan toplantı, konferans ve seminerlerin konusunun hiçbir zaman dünyadaki zulüm olmadığına vurgu yaparak, bunun bir rastlantı olamayacağını söyledi. “Irak’ta, Filistin’de ve dünyanın birçok yerinde yaşanan zulüm ve insanlık dışı işkenceler diyalog toplantılarının konusu olduğunu göremezsiniz” diyen Bayraktar, diyalog faaliyetlerinin misyonerlerin çalışmalarına da zemin hazırladığını dile getirdi.

Bu konuda kaleme alınan çalışmalardan da örnekler veren Bayraktar, “Diyalog adı altında yapılan çalışmalarda Kuran-ı Kerim’den örnekler gösterilerek Kitabı Mukaddes yani Tevrat ve İncilin tahrip edilmediği ortaya konmaya çalışılıyor. Bu çalışmalarla Oryantalistlerin bu yöndeki iddiaları da güçlendiriliyor” eleştirisinde bulundu.

Öte yandan diyalogcular tarafından tevhit ile teslis’in de aynı anlamda kullanıldığına da dikkat çeken Bayraktar, bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi.

Hiç yorum yok: